3 Ocak 2011 Pazartesi

3 Ocak 2011 Pazartesi

TÜM GÜN OFİS

Yeni yılın ilk günlerinde hiç duruşmamız yok.İcra dairelerinde yapacak işlerimiz var bir sürü ama önce ofiste halletmemiz gerekiyor bu işleri.

İcra dosyalarımızın çoğu batak. Onları acze bağlamak için uğraşıyoruz. Bunun için iki bankaya İcra İflas Kanunu'nun 89/1.maddesinde bahsi geçtiği için 89-1 denilen Birinci Haciz İhbarnamesi gönderiyoruz.Bir de bir tapu dairesine borçlunun gayrimenkulü olup olmadığını soruyor, varsa kaydına haciz konulmasını istiyoruz. Normalde icra daireleri, borçlunun TC numarasından adına kayıtlı araç ve gayrimenkul olup olmadığına bakıyor ama Sultanahmet'teki icra daireleri buna bakmıyor. Gayrimenkul için tapuya müzekkere yazılmasını istiyor. Araç için de ancak plakası varsa borçluya ait olup olmadığını kontrol ediyor.

Geçtiğimiz Perşembe günü ofise bir stajyer alındı. Adı Hüseyin. Daha 5.ayında. Daha önce bir büroda çalışmış ama kısa süre çalışmış. Sonra Hakimlik-Savcılık sınavlarına hazırlanmış. Sınavının iyi geçmediğini söylüyor. Onula aynı odada çalışıyoruz. Ben ve Gökhan Bey ona yardımcı olmaya çalışıyoruz. Dosyaları acze bağlamak için gerekli olan müzekkereleri şu an o yazıyor. Arada Gökhan Bey de yazıyor. Bense bütün gün bir tane bile müzekkere yazmadım. Hiç içimden gelmedi. Benim zaten stajımın ilk günleri hep müzekkere yazmakla geçti. Artık hiç canım istemiyor. Hem Hüseyin daha yeni öğreniyor bunları. El çabukluğu kazanmak için yazması lazım bunları.

Bir ara Sultanahmet'e gitmek gerekti. İhtiyati hacizle bir takip açmıştık. Esasına geçmek için bugün son gündü. Hüseyin'i gönderdik tabi. 

Öğle vakti ben ve Gökhan Bey, ne yesek diye düşünmeye başladık. Ben yalnız olsam gene börek söylerdim börekçiden. Ama Gökhan Bey bıktı bundan. Ofisin karşısında ev yemekleri yapan bir dükkan var. Oraya gitmeye karar verdik. Gayet de lezzetliydi yemekler. Pilav,nohut,salata,tavuk. 

Gökhan Bey ile dışarıda yemeğe bayılıyorum. Onunla sohbet etmekten çok keyif alıyorum. İş dedikoduları, sevgililerimiz ve benzeri. Sabaha kadar konuşabilirim onunla. 

Kazım Bey gene bilgiç bilgiç dolaştı ortalıkta. ''Haydi acze bağlayalım bu dosyaları, şu eksiklikleri tamamlayalım...'' falan. Sanki biz bilmiyoruz. İş yapıyor görünmeyi süper beceriyor bu adam.

Gökhan Bey'in kalbini fena kırdı ama. Şakayla karışık bana ve Gökhan Bey'e ''Sizin ruhsatlarınız yok mu? Seni tenzih ediyorum Lamia, insan olun da ruhsatınızı asın şuraya. İnsan olsa birileri...'' gibi laf dokundurdu Gökhan Bey'e. Gerçi bunu şaka olarak söyledi ama Gökhan Bey yine de alındı epey. Onun alındığını farkedince gidip yine şakalı bir şekilde sarıldı, gülüştüler falan ama ne kadar etkili oldu bilemiyorum.

İnternetimiz de yer yer geldi gitti. İnternetsiz kalmak ne fenaymış. Can sıkıntısından patladık o yokken.

Havalar nanemolla. Böyle havalarda dışarıda olmaktan nefret ediyorum. O yüzden bütün gün ofiste durmak şahaneydi. Yarın da böyle olacak gibi gözüküyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder